İçeriğe geç

Run nasıl bir film ?

Run Nasıl Bir Film? Kadınların ‘Süper Kahraman’ Performansı ve Erkeklerin ‘Strateji’ Arayışı

Koş, Dur, İzle ve Şaşır!

İzlediğiniz her korku filminden sonra, “Bunu nasıl izledim ya?” diye düşünürken, birkaç gün boyunca ışıkları açıp uyumak zorunda kalırsınız. İşte, Run filmi de tam olarak böyle bir yapım. Ama tabii, bu filmi izlerken kafanızda bolca ‘Vah, bu neydi ya?’ sorusu yankılandığında, bir taraftan da “Bu kadar gerilimin ardından tek bir kişi nasıl bu kadar mükemmel hayatta kalabilir?” diye düşünmekten kendinizi alamıyorsunuz. İşte, Run tam olarak bu tür bir film: Hem izlerken geriliyorsunuz hem de izledikten sonra bir nevi kendi hayatınızı sorguluyorsunuz!

Aynı zamanda Run, Netflix’in son yıllarda üretmeye başladığı, “Tamam, şimdi gözlerim şişti ama sonuna kadar izleyeceğim!” tarzı filmlerden biri. Yani, evde mısınız? Evet, akşam yemeği hazır, ama bir şekilde ekranın karşısına kilitlenmişsiniz ve bu gerilimden hiç kaçamıyorsunuz. Peki, nedir bu filmi bu kadar ilginç kılan? Hem kadınların süper kahramanlık gösterisi hem de erkeklerin strateji odaklı yaklaşımı… Hadi, biraz eğlenceli bir şekilde bakalım, Run filmi aslında neyi anlatıyor?

Öncelikle Konuya Girelim: Hızlıca Koşmak Bir Çözüm Olabilir mi?

Öyküye gelirsek, Run’da Chloe adında, tekerlekli sandalyeye bağlı, zorlu bir hayat yaşayan genç bir kızın hikayesini izliyoruz. Chloe, annesinin (Geraldine, brr!) sürekli olarak onu gözlemlemesi ve ona her şeyi kontrol etmesi yüzünden hayatını bir “koşu” gibi yaşamak zorunda kalıyor. Ama tabii Chloe’nin annesi, “Bunu ben senin iyiliğin için yapıyorum, bak ne kadar dikkatliyim!” diye düşündüğü için, “Çocuğum iyi beslensin, iyi büyüsün” bahanesiyle bir tür hapishane hayatı yaşatıyor.

Film tam da burada başlıyor. Bu noktada, Chloe’nin annesinin “benim stratejimle her şeyin yolunda gitmesi gerekiyor” şeklindeki erkek zihniyeti karşısında, Chloe’nin kadın içgüdüleri devreye giriyor. Zaten filmin ilerleyen dakikalarında bir ‘süper kahraman’ olmasalar da, Chloe’nin hayatta kalma mücadelesi bir kadının azmiyle şekilleniyor. Hani derler ya: “Kadınlar problem çözmede doğal yeteneklere sahiptir” işte burada Chloe tam anlamıyla bunu kanıtlıyor!

Erkeklerin Çözüm Odaklı Yaklaşımı, Kadınların Empatik Stratejisi

Düşünsenize, erkekler için bu film muhtemelen bir strateji savaşı gibi; Chloe’nin “Neyse ki biraz yolum var, hemen şu zımbırtıyı açıp bir plan yapmalıyım” diyerek, hızla çözüm bulmaya çalıştığını göreceksiniz. Hani erkekler hep “Planı yap, çözüm bul, stratejik düşün!” der ya, işte burada Chloe’nin kafasında aynı işleyiş var.

Kadınlar ise, genellikle empatik ve ilişki odaklı olduklarından, Chloe’nin yaşadığı psikolojik savaşı da görmeden edemiyorlar. Run, gerçek anlamda empati gücünün en yoğun olduğu bir film. Chloe’nin annesiyle yaşadığı ilişkinin altında yatan duygusal karmaşıklığı izlerken, kadınlar oldukça iyi bir analiz yapıyorlar: “Bunu ben yaşasam, anneme neler yapardım?” ve “Bunu yapan bir anne neden böyle hisseder?” şeklinde empatik bir bakış açısıyla ilerliyorlar.

Ve tabii, erkeğin çözüm odaklı bakış açısını hayal edin: “Hadi, Chloe’nin bu anneden nasıl kurtulacağına dair daha hızlı çözüm önerileri var mı?” diye düşünmeden edemiyorsunuz. Ama unutmayın, filmde kadınlar hızla hayatta kalma stratejilerini, duygusal zekalarıyla geliştiriyorlar, o yüzden Chloe’yi anlayan sizler, gerçekten bu gerilimi daha bir derinden hissedeceksiniz.

Kavranması Kolay, Gerilimden Kaçamıyorsunuz!

Filmde annesinin izlediği kontrol takıntılı yolları ve Chloe’nin adım adım özgürlüğünü kazanma çabasını izlerken, bizler de her anı biraz daha “Acaba bu ne olacak?” diyerek izliyoruz. Sonuçta bu hikayede, kocaman bir kavga yok ama gerçekten müthiş bir içsel mücadele var. Tabii Run izlerken, bir yandan da kendi hayatınızı sorguluyor ve “Ya annem olsa?” diye bir soru soruyorsunuz kendinize, “Şimdi bu kadar koruyucu olabilir miyim?”

Filmin sonunda bir araya gelen tüm stratejiler, kadınların zekası ve erkeklerin çözüm odaklı bakış açısının mükemmel bir birleşimi oluyor. Annesinin takıntıları, Chloe’nin pes etmeyen azmiyle sona eriyor. Ama elbette, bu gerilim dolu hikayede sizi hiç rahat bırakmayan bir gerçek de var: Kadınların direncini küçümsememek gerek. Bu film de tam olarak o güçlü ve korkusuz kadının zaferini kutluyor.

Peki, Run’ı Sonuna Kadar İzledikten Sonra Ne Düşündünüz?

Evet, şimdi sıra sizde! Run’ı izlerken gerçekten neler düşündünüz? Chloe’nin hayatta kalma çabası, kadınların gücü hakkında ne gibi düşüncelere kapıldınız? Annesi ve Chloe arasındaki ilişkide empati kurduğunuz noktalar var mı? Yoksa erkeklerin strateji odaklı yaklaşımını daha mı çok sevdiniz? Bu film hakkında düşüncelerinizi bizimle paylaşın ve bir tartışma başlatalım! Kim bilir, belki siz de çözüm önerileriyle bir strateji geliştirebilirsiniz!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort
Sitemap
hiltonbet güncel girişhttps://tulipbett.net/splash